18 Şubat 2015 Çarşamba

Söz Veriyorum!!



Herkese kısa bir aradan sonra merhaba.

Bu haftaya maalesef geçtiğimiz hafta ülkemizde yaşanan vahşetin yarattığı sersemlikle başladık. Bu yüzden bugün iki yazı yayımlayacağım, her zamanki ürünlerle ilgili yazımdan önce farklı bir yazı paylaşmak istedim sizinle. Elbette bizler boğazımızdaki düğümle tekrar hayatlarımıza, işimize, gücümüze döndük ama Özgecan'ın yokluğu muhtemelen ailesi ve sevdikleri için hayatı durdurdu ve ne kadar devam ederlerse etsinler yaşamaya, hep bu acı, öfke ve özlemle alacaklar nefeslerini. Şimdi ne kadar empati yapmaya çalışırsam çalışayım, aklım, yüreğim almıyor yaşanılanları; ne bir anne olarak ne de bir insan olarak! İçimdeki ''Bu kaçıncı'' isyanını bastıramıyorum artık. Eminim hepiniz benzer duygular içindesiniz ve çaresiz hissediyorsunuz benim gibi. Ancak şunu biliyorum ki her birimizin üstüne düşen bir şeyler var. Başta kendi ailemizde yetişen ve yaşayan her bireyi önce insan sevgisiyle donatmak ve vahşetin, şiddetin asla ve asla kabul edilmemesi gerektiğini öğretmek. Kadına şiddet değil sadece, hiçbir canlıya karşı şiddet geliştirilmemesini sağlamak ve ''kadın'' olmanın ne demek olduğunu ve aslında ne denli kutsal olduğunu öğretmek. Kadını insandan ayıran düşünce yapısına karşı çıkmayı öğretmek. Ne giyerse giysin. ne derse desin. neye inanırsa inansın bir kadını ve bir insanı yargılamaya hele infaz etmeye bırak hakkının olmamasını tenezzül bile etmesinin, bunu düşünmesinin bile ne denli korkunç olduğunu öğretmek! Başta kendi oğlum olmak üzere, yetiştirilmesinde katkım olan her bir yavrucağın hayatına insancıl bakış açısını, sevmeyi ve saygı duymayı özümsemeyi, kendine güvenmeyi ama asla kimseyi ezmemeyi ve şiddetin her türlüsünden uzak durmayı öğretmeye yemin edeli 13 yıl oluyor. Hala aynı yeminle uyanıyorum her sabah ve daha fazlası için mücadele edeceğime yeniden söz veriyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder