27 Ocak 2015 Salı

Biraz yeme-içme, biraz makyaj alışverişi : haydi sohbet edelim:)



Herkese merhaba,

Üç günlük bir aradan sonra yine vır vır vır karşınızdayım. Bugün her şeyden birazcık ortaya bir muhabbet edelim istedim. Geçtiğimiz hafta sonu yaptıklarımdan sizlere aktarabileceğim deneyimlerimi paylaşmak istedim. Bu arada müthiş bir salgın var bizim evlerin burada birimiz iyileşse, diğerimiz dökülüyor:) Sıra bende sanırım dün gece korkunç bir boğaz ağrısı beni ele geçirdi. Konu hastalıktan açılmışken (doktor olmadığımın altını çizerim) cüssemin aksine benim öyle güçsüz bir yapım var ki her sene mutlaka aylarca hasta olurdum. Gelsin antibiyotikler gitsin iğnelerle ayakta dururdum. Öyle ki artık sorana hastayım demeye utanırdım. Hamilelik döneminde tabi gelsin ilaçlar diyemeyeceğime göre kendime çok ekstra özen göstermem gerekti. Bana o zaman doktorumun şöyle bir tavsiyesi olmuştu; burnunun tıkanmaya başladığını hissettiğin an, daha akmadan filan, hemen deniz tuzu kullanıp orayı temizle çünkü genize giden akıntı sabah sende boğaz ağrısı ve tahrişine neden olabilir demişti. Bir de halsiz hissettiğinde meyve ve sebzelerden aldığın C vitamininin yanı sıra mümkünse ekstradan da c vitamini al demişti. Ne yalan söyleyeyim ben de çok işe yaradı bu iki yöntem. Tabi virüse pek bir çözüm yok kaptınız mı ama ben bu yöntemleri hala uyguluyorum ve gerçekten iyi geliyorlar belki siz de doktorunuza danışıp denemek istersiniz:)

Bugün ilk konum cumartesi akşamı yemeğe gittiğimiz L'Antico Castello hakkında olacak. Ankara'da Filistin caddesinde eski Kitchenette'in yerine açılan bir İtalyan restoranı. Kapısına gelince bile o şirin villanın büyüsüne kapılıyorsunuz, ama içerisi daha bir muhteşem. Sanki etrafınızda kimse olmasa muhteşem bir evde (saray torunu diyelim:)) yemeğinizi yiyorsunuz zannedersiniz. Son derece samimi, estetik, ferah bir ortam sizi bekliyor. Çalışanlar çok olumlu, güler yüzlü, işini bilen kişilerdi. Sırf ortamında içinizi ısıtmak için bir peynir tabağı bir kadeh şarap içilmeye bir öğlen kaçılacak bir yer. Ben de genel olarak geceden ve restorandan memnun kaldım AMA:) hep bir ama olur değil mi:) Ama yemeklerle ilgili küçük bir önerim olabilir gideceklere. Genel olarak her şey çok özenli, ekmekleri çok güzel, başlangıçlar keza öyle, pizza deseniz beklentilerinizi karşılar ama benim yediğim fıstıklı somonu yemeyin derim. Somon öyle güzel bir balıktır ki kendisinin yağı ve yapısı bakımından o sulu, nemli hali çok dikkatli pişirmesenizde kalır, yani onu kurutmak ayrı bir başarı ister. Tebrik ederim şefimizi kupkuru bir somon geldi bana:) Keşke et isteseydim en azından nasıl pişmiş diye soruyorlar ona göre gelir dedim ki arkadaşlarımın istediği orta pişmiş et de kuru gelmiş. Et ürünlerinde o ince çizgi yani pişmiş ama nemini kaybetmemiş bir balık, et sunmak ustalık isteyen bir iş. Sadece bu geceye mi özgüydü bilemiyorum ama benden et ürünleri sınıfta kaldı diyebilirim. Kardeşimin yediği lazanya gayet güzeldi. Ben buradan şunu çıkardım demek ki et, balık yemeyeceğiz has İtalyan lezzetleri olan pizza, makarna, lazanya, risotto filan tercih edeceğiz ki tadımız kaçmasın:) Tatlılar bence mükemmeldi onlara da lafım yok bu arada. Güzel güzel giyinip hoş bir akşam yemeği belki de sevgililer günü yemeği için size bir fikir olsun istedim.

Biraz da makyajdan bahsedelim. Dün kuzenim için makyaj malzemesi alışverişine çıktık. Kuzenim bu sene üniversiteye başladı, 19 yaşında. Elbette her genç kız gibi o da makyaja meraklı ama henüz yeni yeni başlıyor. Özge abla ne alayım, şunu nasıl süreyim, bu nasıl yapılıyor diye sorular başlayınca hadi dedim bu sene sana doğum günü hediyesi olarak mini bir makyaj koleksiyonu oluşturalım. Geçen ay Amerika'dan birkaç makyaj fırçası istetmiştim kendisine, dünde istediklerini almaya Kentpark'a gittik. Önce MAC' e girdik prep+prime aydınlatıcı almak istiyordum kendisine ama maalesef beğenmedi renklerin duruşunu, açıkçası doğru kullanımını anlatsam da ikna edemedim kendisini o yüzden ona bir şey alamadan çıktık. Watsons ve Gratis'ten yaptık alışverişlerimizi. Maybeline markasının Affinitone kapatıcısını aldık. Gayet güzel ve aydınlık durdu yüzünde. Rimmel London, Wet n Wilde far paletlerinden aldık, Essence'in yine çok güzel açık pastel tonlarında bir far paletini aldık. Makyaja yeni başladığı için daha uygun fiyatlı, heba etse üzülmeyeceği ürünlerden başladık. Bu arada ben de ne zamandır denemek istediğim Rimmel London'ın Stay Matte transparan pudrasını bulup alabildim. Uygun fiyatlı bir alternatif elimizde bulunsun diye. Bakalım memnun kalacak mıyım?

Pudra seçiminde kendisinin ısrarı üzerine Flormar'a gittik. Fondöten kullanmadığı için kendi
tonlarında bir pudra aldık. Flormar'da gezinirken çok güzel bir pudra dikkatimi çekti, dedim ki bunu allık olarak kullanabilir. Deluxe Multi Effect Powder diye geçen bu ürünün 1 numarasını aldık. Ben bu pudrayı o kadar sevdim ki başaka birine daha hediye ederim diye fazladan aldım. Benim bitirilmeyi bekleyen o kadar çok allığım var ki artık kendime almıyorum:) Yumuşacık bir yapısı var, dağıtması çok kolay. Flormar bu pudrasıyla açıkçası beni çok şaşırttı. Büyük bir alkış aldı benden diyebilirim. Umarım performansından da memnun kalır kuzenim.


Elimi çok hafif dokundurduğum hali



Ben de iki tane tırnak için CC oje mi desem, ne desem bilemediğim ürününü aldım Flormar'ın. Dün gece sürdüm ama memnun muyum değil miyim anlayamadım. Badana boyası kıvamındalar sanki, yoğunlukları ve renklerin duruşu açısından. Biraz deneyip öyle fikirlerimi paylaşmam daha doğru olacaktır.

Açıkçası diğer aldığımız ürünleri hatırlamıyorum:) Kendisi eve götürdüğü için fotoğrafları da koyamıyorum. Güzel bir alışverişti diyebilirim ama.



Umarım sizin hafta sonunuzda keyifli geçmiştir ve yazımı keyifle okumuşsunuzdur. Şimdilik bu kadar..


Sevgilerimle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder